4 Şubat 2018 Pazar

METİN AKPINAR İLE ALEV CİMİN GÜRSOY BULUŞMASI







Gazeteci arkadaşım Alev Gürsoy Cimin ve sinemaya ömür vermiş Metin Akpınar buluşmuş, hem gündeme hem de hayata dair konuşmuşlar. Çok keyifli bir sohbet olmuş tabii. Röportajın içinden sinema ile ilgili kesitlere yer verdim ama tamamını posta.com.tr 'den okuyabilirsiniz.



Son dönem komedi filmlerini nasıl buluyorsunuz? Fazla küfürlü diye eleştirenler var... 

Küfür eleştirisi bizim zamanımızda da olurdu. “Çok küfürlü oyun” ya da “Hiç küfür yok, ne kadar güzel oyun” diye... İkisi de yanlış. Genelevde geçiyorsa olay, orada Cicero gibi konuşmanın anlamı yok ki, zaten kimse anlamaz. Mesnevi’yi anlatırken de argo olmaz. Ama argonun olduğu yerde de argo konuşulur.

Peki yeni nesil komedyenleri nasıl buluyorsunuz? 

Seviyesiz buluyorum. Ama bence bu seviyesizlik her şeyde. Bir ülkede bir şeyin çivisi çıktı mı, her şeyde çıkar. Sanatta da, siyasette de, ticarette de...

Beğendiğiniz isimler var mı? Mesela Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar... 

Böyle şeyleri hiç sevmem, bunlar magazine girer. “Kamil Bey iyidir, Mehmet Ali Bey çok kötüdür...” bu gibi sözleri medya çok yanlış kullanıyor. Yaşım ve mesleğim gereği herkesi eleştirmeye hakkım vardır ama o hakkımı kullanmıyorum.


Hocalık yapıyorsunuz, nasıl gidiyor? 

Pedagoji okumadım hoca olmak için. Akademisyen de değilim. O yüzden bizi üniversitelerde ‘öğretim görevlisi’ olarak tanımlarlar. Bilginin mutfağından yetiştiğim için öğrendiklerimi öğrencilerime nakletmeye çalışıyorum. Mümkün olursa kabare tiyatrosunu yaşatmak için eleman yetiştirmeye çalışıyorum.

Reklam dışında film, dizi projeleriniz var mı? 

Reklam dışında şu an yok. Çok proje geliyor ama biraz fazla seçici oldum. İhtiyarladık, yaşlandıkça da huysuz olduk, her şeye evet diyemiyoruz. Aşağı yukarı dört beş senaryoya hayır dedim, o filmler de tutmadı.


Yeni jenerasyon oyuncular dudak uçuklatan ücretler alıyor. Sizin döneminizde nasıldı? 

Daha iyi olduğu dönemler de, daha kötü olduğu dönemler de oldu. ‘Hastane’ dizisini yaptığımız dönemde bugünkünden daha çok para alıyorduk. Bugün dizide bölüm başına 150 binler, reklamlarda 5-6 milyonlar telaffuz ediliyor. Gerçekten ödeniyor mu bilmiyorum. Ben dizide bölüm başına 50 bin lira alıyorum.

Onun altında olmaz mı diyorsunuz? 

Olmaz tabii. Bu yaşa gelmişim. Bir de şu var bizde, “Biraz da hatır için olsun...” Niye hatır için olsun? Bu yaşımda bedelimi vereceksiniz.


Yeşilçam’ın ünlülerini bir bir kaybediyoruz. En son Münir Özkul’u kaybettik... 

Bana bunları sormayın. ‘Köyden İndim Şehire’ filmimiz var ya, geçenlerde yine izledim. Kemal ( Sunal ), Halit ( Akçatepe ), Zeki... Hepsi gitmiş, bir ben kalmışım yaşayan. Ne acı... Değişmeyen tek son ölüm.

Size herkes gülüyor da, sizin güldüğünüz kimse var mı? 

Uzun yıllar Zeki’ye ( Alasya ) güldüm. Çünkü bir tek onu görüyordum karşımda. Sonra teknoloji gelişince kendimi de görmeye başladım, kendime de gülüyorum seyrederken.

Çok mu severdiniz birbirinizi? 

Ayrılmaz ikiliydiniz... Ayrılmaz bir bütün değil, ikimiz de ayrı kafa yapısında, ayrı inanç mekanizmasında olan iki ayrı insanız. Ama kader birliğimiz, özverimiz ve demokrat olmak vardı. Ortaksınız ve bizatihi yarış olan bir işte berabersiniz. Birbirinizle konuşurken volümünüzü bile aşmamışsınız, çok önemli değil mi bu?

O kadar sene hiç mi tartışmadınız?

Volüm iki kıl açılmamıştır. Tartışır doğrusunu bulursak uygulardık, bulamazsak bulmak üzere ertelerdik. Herkesin yapması lazım. Nazım Usta’nın dediği gibi; “Yârin yanağından başka her şeyde ortaktık” Zeki’yle. Onu her haliyle özlüyorum, bir yanım hep eksik.

Röportaj : Alev Gürsoy Cimin 
Fotoğraf: Bahadırhan Erkoç

0 yorum:

Yorum Gönder